31 Ağustos’da Türkiye ile Ermenistan diplomatik ilişki tesisi ve iki ülke ilişkilerini geliştirme konularında vardıkları anlaşmayı ve bundan sonra izleyecekleri takvimi iki protokolle dünya kamuoyuna duyurdular. Her iki ülkede de kamuoylarına mal olarak “milli” meselelere dönüşen ilişkilerin garip yapısı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nca açıklanan protokollerin uygulamaya sokulması yönteminde de kendisini gösteriyor. Protokolleri hazırlayan hükümetlerin, üzerinde anlaştıkları metinlere gelecek tepkilerden fazlasıyla tedirgin oldukları açıkça görülüyor. O kadar ki, önceki gün parafe edilen metinlerin imzalanması için taraflara altı haftalık kendi içlerinde istişare zamanı tanınıyor. Açıkça söylenmeyen, bu süre sonunda her iki hükümet de kendi kamuoylarının çoğunluğunu ikna edebilecek gibi görünüyorsa, protokollerin resmen imzalanacağı ve ardından da iki ülke parlamentolarından geçirileceği. Normalde iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında imzalanıp, ardından da parlamentolardan fazlaca dikkat çekmeden hızla geçirilen Diplomatik İlişkilerin Tesisi’ne ilişkin protokoller, ilgili ülkeler Türkiye ile Ermenistan olunca, bu tür garip bir yöntemin izlenmesine neden olabiliyor.
Tam metne ulaşmak için tıklayınız
(TEPAV Politika Notu, 2 Eylül 2009)