2011’in henüz başındayız ama bu yıla damgasını vuracak olayı artık biliyoruz: Tunus’ta başlayıp, tüm Arap dünyasına yayılan otoriter rejimler karşıtı ayaklanmalar. Tunus’ta üniversite mezunu işportacı bir gencin tezgahının elinden alınmasına tepki olarak kendini yakmaya çalışmasıyla başlayan “Yasemin Devrimi” kısa sürede devlet başkanını ülkeden ayrılmaya zorlayacak boyuta ulaştı.
Tunus’ta halk ayaklanmasının başarıya ulaşması, yıllardır baskıcı resimler altında yaşayan bölge halklarını cesaretlendirdi ve kimsenin öngöremediği kadar kısa bir sürede Mısır, Ürdün, Cezayir, Yemen, Libya, Bahreyn ve Suriye dahil bölge ülkelerinin hemen hepsine sıçrayarak, geniş Orta Doğu’da yeni bir düzenin ilk işaretlerini verdi. Bölgede rejimlerin ne yönde evrileceğini söyleyebilmek için henüz erken ama Orta Doğu’da liberal demokrasinin yeni kazanım alanı olacağını umanlar, kısa sürede hayal kırıklığına uğrayabilirler. Gidişatı belirleyecek olansa bölge halklarının taleplerinden ziyade, bir tarafta uluslararası kamuoyunun bölgedeki değişim konusunda ne kadar ciddi olduğu, diğer taraftan Libya’da Kaddafi’nin güç kullanımı ile Suriye’de Esad’ın değişimi reddedişinin başaralı olup olmayacağı.
Yazının devamı için tıklayınız
(Panorama KHAS, Sayı 2, Bahar 2011, s. 22-25)