Bu makale, konu uzmanları ve akademisyenleri meşgul eden üç önemli soruya cevap aramaktadır: (1) 2023’te dikkatleri çekecek şekilde büyüyerek yılda 70 milyar ABD doları seviyesine çıkan ve giderek Rusya lehine daha da asimetrik bir yapıya bürünen Türkiye-Rusya ticaretinde önümüzdeki yıllarda nasıl bir gelişme beklemeliyiz? (2) Türkiye, Rusya’ya karşı uygulanmakta olan AB ve ABD yaptırımlarına hangi alanlarda katılıyor; Ankara’nın bu yaptırımlara daha fazla uyum sağlaması nasıl teşvik edilebilir? (3) Rus enerjisine bağımlılığını çeşitlendirme yoluyla aşmaya çalışan Türkiye’nin bu çabası ne kadar gerçekçi ve bunun için hangi alternatifler söz konusu? Raporun sonunda ilgililere uygulamaya yönelik öneriler de sunulmaktadır.
Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgali, Ankara’daki karar vericiler açısından uzun süredir geniş Karadeniz coğrafyasında yaşanan istikrarsızlıkların istenmeyen bir sonucu olarak ortaya çıktı. Ankara savaşın hemen başında, komşuları arasındaki çatışmalarda artık gelenekselleşmiş ‘tarafsızlık’ politikasını uygulamaya alarak, savaşan taraflara eşit mesafede durmayı tercih etse de, Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgalini onaylamadığını da açıkça gösterdi. İşgalden önce de Rusya Federasyonu’nun “sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri’ni tanıma kararını” kınayarak, bunun “Minsk Anlaşmalarına aykırı olduğu gibi, Ukrayna’nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına” geldiğini vurgulayan Türkiye, “Rusya’nın söz konusu kararını kabul edilmez buluyoruz ve reddediyoruz. […] Bu vesileyle Ukrayna’nın siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına bağlılığımızı vurguluyor, tüm ilgili taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrısı yapıyoruz.” açıklamasını yapmıştı (Dışişleri Bakanlığı, 2022a).
Yazının devamı için tıklayınız.
Bu sayı Global Academy tarafından Temmuz 2024'te yayınlanmıştır.
If you want to reach full article, please click on the link.
This issue was published by the Global Academy in July 2024.