STRADİGMA.COM, AYLIK STRATEJİ VE ANALİZ E-DERGİSİ, MAYIS 2003, SAYI 4
Bu sorunun en kısa cevabı "elbette onu yönetmek istiyor" olacaktır. Fakat, ABD basit bir şekilde dünyayı yönetmenin ötesinde, onu kendi arzuladığı şekilde şekillendirmek de istediği ve bu durum hepimizi doğrudan etkilediği için, derinliği olmayan basit gözlemlerin ötesinde bu yargının arka planını incelemek zorundayız.
ABD'nin bu noktaya nasıl geldigini anlamak için 1945'ten bugüne izledigi dıs ve güvenlik politikalarına damgasını vuran politikalarına baktıgımızda pek de degismeyen bir genel egilimin varlıgını görüyoruz: Kendisine meydan okuyacak yeni büyük güçlerin dogmasına engel olma çabası.
Geleneksel olarak büyük güçler (Great Powers) dıs politikalarında iki farklı temel stratejik alternatife sahiptirler: 1) Roma Imparatorlugu örneginde gördügümüz sekliyle tek kutupluluga gidisi hedefleyen jeopolitik dominasyon stratejisi; 2) 19. yüzyıldaki Ingiltere ve 20. yüzyılın ilk yarısındaki ABD örneklerinde gördügümüz, uluslararası sistem ve onun alt−sistemlerinde güçlü devletler arasında bir güçler dengesi (balance of power) kurmaya ve bunu dengede tutan taraf olmaya çalısan çok kutupluluk stratejisi.
Yazının devamı için tıklayınız.